
30 Aralık 2009 Çarşamba
Gel bakalım 2010

15 Aralık 2009 Salı
Hep şikayet, hep şikayet!

4 Aralık 2009 Cuma
Sensiz Geçen Bir Yıl Daha...
Ben seni bir an bile aklımdan çıkarmıyorum büyükbabacağım hala hep benimlesin, senin bana öğrettiklerin, anlattıkların, verdiğin hayat dersleri hala benim yolumu aydınlatıyor ve sana söz veriyorum bir gün çocuğum olursa onunda yolunu aydınlatmasını sağlayacağım. Ben hala türk kahvesini seninle birlikte içiyorum 'haydi yap şu güzel kahvenden' dediğini düşünerek hala türk sanat müziğini seni beynime kazımak yaşadığımız o güzel anıları hep beynimde canlı tutmak için dinliyorum hala adapazarına her gittiğimde mezarına gelip seni ziyaret edemesemde o güzel günlerimizi canlandıracak hatıralarımızı tekrar yaşatıyorum beynimde, ben hala çok sıkıntılı olduğum, çıkmaza girdiğim günlerin gecesinde seni rüyamda görüp rahatlıyorum, hala nergisleri senin için alıyorum her kokladığımda senin kokunu duymak için hala seni her gün daha fazla seviyorum hiç gitmemişsin gibi...
Nur içinde yat büyükbabacağım inanıyorum ki her nekadar her anımda yanımda olsan da fiziksel olarakta tekrar bir araya geleceğiz işte o zaman sadece güzel şeyleri paylaşacağız. Toprağın bol olsun seni hiç unutmayacağım...
22 Kasım 2009 Pazar
Galiba oldu...
İşte öyle bir gün bugün bizim için sevgili eşimle. Hayalini kurduğumuz, uğruna sıkıntıya girdiğimiz o çok istediğimiz şeye sahip olduk sayılır, kesinleşmeden söylemiyorum burdan ama az kaldı:)
11 Kasım 2009 Çarşamba
Yoruldum
Üniversite sınavına hazırlanırken okuldan çıkınca dersanedeki etütlere gider, haftasonları dersaneden çıkınca da özel ders için yola koyulur sabahın bir körü kalkar, gecenin bir yarısı yatardım ama hep bilirdim sınavı kazanırsam bitecekti bu sıkıntı evet sıkıntı bitti üniversite de bitti ama şimdi daha büyük marotana başladım, level atladım:) Evet iş hayatından bahsediyorum, görüyorum ki lisedeyken koştuğum pist şimdi koşmaya çalıştığımın yanında evimizin arka bahçesi kadar kalıyor. İşin kötüsü lisedeyken koştuğum pistin sonu belliydi şimdikinin ne sonu ne bucağı hiçbirşeyi belli değil.. Koşuyorum ama ne için ve ne kadar belli değil. Diğer yandan da biliyorum bugün biri bana çalışma dese kattiyen evde oturamam (allah mecbur bırakmasın!).
Eskiden öğretmen ol kafanı dinle maaşını bil tatilini bil derlerdi de burun kıvırırdım şimdi keşke diyorum, keşke daha az yıpranacağım, daha az yorulacağım gece eve ulaşacağım saati bileceğim, başımı yastığa koyduğumda düşünmeyeceğim bir iş seçseydim de bu dört duvar arasında hayatın elimin altından kayıp gittiği hissiyatına kapılmasaydım...
Ama kimbilir belki o zamanda başka şeyler olacaktı keşke dediğimi.. bu kadar yazının altına yine de işimi seviyorum yazsam bu ne çelişki elif dersiniz biliyorum ama bu kadar yorgunluğa strese rağmen içinde bulunduğum ortamı seviyorum, sanırım yaşlanıyorum bennn ya da dengesizleşiyorum ? :)
25 Ekim 2009 Pazar
Sıkıcı Pazarlar...

10 Eylül 2009 Perşembe
Bir tuhaflık var bende bu günlerde...
Sanki kendimi ifade edemiyorum ben bugünlerde eşim, ailem, arkadaşlarım hatta patronlarım herkes için aynı şeyi düşünüyorum. Hani rüya görürsünüz, rüya da hareket etmek istersiniz edemezsiniz birşey sizi engeller ya da birşey yapmak istersiniz yapamazsınız sizi kimse görmez ya da.. Böyle işte kelimenin tam anlamıyla kimse anlamıyor sanki bugünlerde beni ya da ben anlatamıyorum ikisinden biri işte..
Tuhaf hem de çok tuhaf!
31 Ağustos 2009 Pazartesi
Yaşasın! Geldi Güzel Sonbahar

26 Ağustos 2009 Çarşamba
Ugg Bu Kış Evlerde
25 Ağustos 2009 Salı
Beylerbeyi...



13 Ağustos 2009 Perşembe
Nedir Bu Tasavvuf Modası?
Sonra nerdeyse okumayanı dövdükleri için Elif Şafak'ın 'Aşk'ını okudum, Elif Şafak'la ilgili ciddi önyargılarım olduğundan daha önce hiçbir kitabını okumamıştım, Aşk'ı okurken hep Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar'ına takıldım kaldım. O kadar birbirlerine benziyorlardı ki Elif Şafak'ta özetle Rumi ve Şemsin aşklarını konu almış ancak anlayamadığım 2 şey var, birincisi; Neden insanlar bu kitabı yere göğe sığdıramadılar? Ben Rumi ve Şems'in ilişkisini çok yüzeysel anlattığını düşünüyorum Elif Şafak'ın belki Mesnevi'yi okuduğumdan bana pekte şaşırtıcı gelmemiştir yaşadıkları bilmiyorum ama madem bu kitabı yerlere göklere sığdıramıyorsunuz o zaman neden kimse Bab-ı Esrar'dan bahsetmiyor? Anlayamadığım ikinci şeyde nedir bu tasavvuf modası? Ne Şems, ne Rumi ne de sufilik ve tasavvuf yeni değil ki neden bütün popüler yazarlar özelilkle son günlerde bu konu üzerine kurguluyorlar romanlarını? Bana bu işte başka bir iş varmış gibi geliyor. Bilmem siz ne dersiniz?
Bu arada Aşk'ı okumaya başlayınca Elif Şafak'ın diğer kitaplarını da merak ettim ve şu anda Siyah Sütü okuyorum. İçerisindeki betimlemeler, tasvirler, benzetmeler beni benden aldı diyebilirim, kesinlikle 'Aşk' ile karşılaştırmıyorum bile. Beni daha fazla etkiledi hatta bazı cümleleri tekrar tekrar okuyorum, kitap olkurken en çok sevdiğim şey bu.
12 Ağustos 2009 Çarşamba
Pasaj mı? Hangisi?

Harika bir paketle elime ulaştı ve içinden de çok severek kullanacağım bir yaka iğnesi çıktı. Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz bazen ufacık şeyler sizi inanılmaz mutlu ederya paket elime geçtiğinde bende aynen öyle mutlu oldum. Alacağım bir kaç şey daha var ama şu anda stokta kalmamış eğer gelirse tekrar hemen alacağım...
Sanal kartımı kullanmaya başlama kararım iyi mi oldu kötü mü oldu ay sonunda anlayacağım! ama aldığım şeyleri çok severek kullanacağıma da eminim. Ayrıca pasaj ve hesionka'yı keşfettiğim için de mutluyum:)
4 Ağustos 2009 Salı
Bukalemun musun Mischa?







31 Temmuz 2009 Cuma
Karmakarışık!
Hala günün sersemliği ile uyku girmiyor gözüme oysa ölesiye yorgun ve bitkinim. Ekranın ışığı ile aydınlanan bu yaz gecesinde çır çır böcekleri ile birlikte yağan yağmurun sesini dinlemek yorgunluğumu alan bir huzur veriyor bedenime. Ama üzgünlüğümün hiçbir tedavisi yok şimdilik, biliyorum onu da zaman alacak. Bazen emin olduğunuz ama almak istemediğiniz kararlar vardır, ötelersiniz, ötelersiniz.. Gün gelir kendinize ve karşınızdakine saygınızdan dökülüverir ağzınızdan birer birer, o uzun zamandır ertelediğiniz aksiyon almadığınız düşünceler yerlerini bulurlar bir an rahatladım zannedersiniz sonra tuhaf duygular dolanır içinizde, üzülürsünüz belkide biraz karışık oldu bende karışığım çünkü. Belki de daha fazla karışıklığa gerek yok zaman tüm taşları yerlerine oturtacak bir kez daha...
Yatsam iyi olacak artık, yarın yepyeni bir gün kim bilir neler gösterecek?
20 Temmuz 2009 Pazartesi
Tatil Bitti
8 Temmuz 2009 Çarşamba
1 Temmuz 2009 Çarşamba
ne öyle ne böyle
ne boş ne dolu...
ne üzgün ne mutlu ...
ne iç ne dış...
ne artı ne eksi...
ne aç ne tok...
öyle boş bir gün...
ne canlı ne ölü...
iyot lazım bana biliyorum
biraz güneş
biraz kum
veeeee..
hep sen hep sen...
25 Haziran 2009 Perşembe
Çok Eğleniyorum Çoookkk!

16 Haziran 2009 Salı
Çekül Vakfı

Sertifikalarınızı yukarıdaki şekilde rulo haline getirip ucuna da sevimli güllerden dolayıp teslim ediyor Çekül Vakfı, karşılığında faturanızı da vererek.

Ruloları açtığınızda da güzel bir yazı ile nikanıza gelen davetlilerinize mesajınızı yazabiliyorunuz.
Fidanların dikildiği yerleri de web sitesinden yayınlıyor Çekül Vakfı.


7 Mayıs 2009 Perşembe
Küçük Bütçelerle Sihirli Sonuçlar Atölyesi
Öncelikle bu tarz bir çalışmanın gerçekten ilgilenen, bilgiye aç öğrenciler tarafından ne kadar faydalı olduğunu görmek ve bu oluşum içinde görev almak, bildiklerimi öğrencilere aktarmak ve sonunda hazırladıkları sunumlarda onlarında anlatıklarımızı öğrendiklerini ve uygulamaya çalıştıklarını görmek beni inanılmaz mutlu etti.
Diğer yandan Türkiye'de ki eğitimde fırsat eşitsizliği! ve eğitimin ne kadar yanlış yapıldığını üniversitede okuduğum zamanlardan çok farklı bir gözle değerlendirme fırsatı buldum bu yıl tekrar. Öğrencileri bu kadar serbest bırakan ve dünyada başarısızlığı kanıtlanmış amerikan eğitim sisteminin neden hala uygulandığını, neden başarılı Avrupa ülkelerinde uygulanan eğitim sistemini kendi ülkemiz üniversitelerinde göremediğimizi gerçekten merak etmiyor değilim. Ayrıca devlet üniversitesinde okuduğum için vakıf üniversitesi kültürünü bu kadar yakından inceleme fırsatım olmamıştı, şahane bir kampüs bakımlı kızlar, otoparktaki son model arabalar zaten kampüse girer girmez gözünüze çarpıyor. Ancak bu atölye çalışması şimdiye kadar önyargılı olduğum vakıf üniversitesi öğrencileri (burslular hariç) ile ilgili kafamdaki tüm düşünceleri alt üst etti. Ailelerinin parasıyla son derece modern ve ellerinin altında bulunan fırsatları değerlendirme zahmetinde bile bulunmadıklarını düşünürdüm hep oysaki bu atölye çalışmasında gözlemlediklerim düşüncelerimin tamamen bir önyargıdan ibaret olduğunu en azından bu öğrencilerin hepsinin de ailelerinin güçlerini arkalarına alarak fırsatları değerlendirmeme gibi bir rahatlıkta olmadığını çok net gördüğümü söyleyebilirim, yaklaşık 1 aydır birlikte olduğumuz bu öğrencilerin gözlerindeki ışıltı, öğrenme azim ve istekleri, hırsları ve hayata bakışları beni gerçekten olumlu yönde etkiledi ve şaşırttı.
Olumsuz olan tek şey yaşlandığımı farketmem oldu 91li, 92li öğrencilerle bir arada olmak ve onların 'hocam' diye seslenmelerini üstüme almamam, yaşımın ilerlediği gerçeğiyle karşı karşıya bıraktı beni ilk defa. Ama olsun böyle faydalı işler yapabildiğim sürece yaşımın ilerliyor olması pekte umrumda değil açıkçası
Umarım önümüzdeki sene tekrarı organize edilir. Bende seve seve tekrar katılırım.
5 Mayıs 2009 Salı
I'm happy!!!
Nick Vujicic, Inspirational - Celebrity bloopers here
Geçtiğimiz günlerde hastanede fazlaca zaman geçirdim, vücudumda aniden ortaya çıkan bir rahatsızlıktan dolayı gittiğim hastanede bir kaç kötü gün sonunda aslında korktuğum, endişelendiğim şeyin şimdilik başıma gelmediğini ancak kontrol altında olmam gerektiğini öğrendiğimden beri biraz huzursuzum. Tetkiklerimi bir kaç hafta sonra tekrar yaptıracağım ama bu süreçte ben kendimi biliyorum kafamda olumsuz düşünceler, tilkiler dolanmaya devam edecek. İşte tam bu ruh hali içindeyken iş arkadaşım Duygu bu videoyu paylaştı, göz yaşları içinde izlerken diğer yandan da yaşanan endişelerin, üzüntülerin bazen ne kadar anlamsız olduğunu bir kez daha anlamamı sağladı bu video, kendisine burdan teşekkür ediyorum.
Gerçekten de öyle değilmi yaşadığımız endişeler, korkular, sızlanmalar, isyanlar bazen gerçekten anlamsız kalmıyor mu diğer insanların yaşadığı şansızlıklar, zorluklar ve hayatın acımasızlığı karşısında?
Bakalım siz ne hissedeceksiniz bu videoyu izledikten sonra?
Boyu boyuna...
Döktürmüş Yine
27 Nisan 2009 Pazartesi
Mischa ve Saçları
Bende saçlarımda değişiklik yapmak istiyorum, nasıl yapayım? Ne renk olsun diye nette dolanırken Mischa'nın da saçlarındaki değişiklik dikkatimi çekti. Ben beğenmedim sizce nasıl olmuş?
20 Nisan 2009 Pazartesi
İyiki Doğmuşum :)
Bir 20 Nisan daha geldi çattı. Güzel bir Nisan günü gelmeye karar vermişim 1980de, annemle babamın evlilik yıldönümlerinde. Şahane bir bahar günü yağmurların sel götürdüğü, şimşeklerin çaktığı bir güne dönüşmüş ben doğarken, o yüzden bir süre acaba Yağmur'mu koysak diye düşünmüş ailem ismimi.
Geriye dönüp geçen 29 yıla baktığımda güzel bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim, bisiklete de bindim, misket de oynadım. Sokakta oynamının keyfini sonundan yakalayan nesil olarak şanslıydım. Ailem mutlu bir çocuk olmam için ellerinden geleni yaptılar. İlkokul dönemim pekte iyi geçmiş sayılmaz mutlu bir öğrenci olmadım hiç ama ortaokul, lise ve üniversite de yıldızım parladı.
99 depremiyle birlikte yepyeni bir hayat kurmak için Adapazarı'ndan İstanbul'a gelmeye hazırlandığımız dönemde, İstanbul'da bir okul kazanmanın mutluluğunu da yaşadım. Evet artık çocukluğumdan beri yaşamanın hayalini kurduğum İstanbul artık benim de evimdi. Her ne kadar kaybettiklerimizin acısını geri de bırakamasakta güzel başladı İstanbul maceram, okurken çalışmaya başladığım şirkette 4 yıla yakın değişik değişik pozisyonlarda çalıştım, pekte güzel geçen bir iş hayatı sayılmazdı ama ben biliyordum başlangıçlar hep sancılı olurdu ve bu benim kariyerimde ilkti, burda tutunmayı beceremezsem ailemin yanına dönmem ve hiçte istemediğim Adapazarı hayatını yaşamaya başlamam anlamına geliyordu ki İstanbul'da yaşadığım zorluklara rağmen, Adapazarı'na dönme ihtimali benim İstanbul'a bağlanmamın en güçlü motivasyonuydu, çocukluğumdan beri hayalini kurduğumu bu şehirden ilk zorlanmamda vazgeçemezdim. Aslında yapmak istediğim mesleğin o zamanlar yaptığım işler olmadığına karar vermek için uzun bir dönemdi ama sonunda kararımı vermiştim ve işimi değiştirecektim ama ne yapabilirdim? Mesleğimden uzak değişik maceralara atılmaya karar verdim yaklaşık 2 yıllık bir süreç hüsran ile bitti, gerçekten yorulduğumu ve pes ettiğimi düşünmeye başladığım bir dönemde şu anda çalıştığım şirket ile yollarımız birleşti 4 yıla yaklaştık birlikte.
Nerdeyse 5 yıla yakın çektiğim o sıkıntı yerine zevkli bir çalışma dönemine bıraktı, yeni işle birlikte nerdeyse aynı zamanlarda bundan sonra hayatımı yaşayacağım, yol arkadaşımla da tanıştım, hayatımdaki tüm olumsuzluklar yerlerini güzel şeylere bırakmaya başlamıştı. Tanıştıktan yaklaşık 2,5 yıl sonra evlenmeye karar verdik ve yaklaşık 9 ay önce hayatımızı tamamen birleştirdik, 2008in 26 Temmuz'un da çok sıcak ama yağmurlu bir yaz gününde evlendik. Eksik olan yarım da tamamlanmıştı artık, şimdi el ele verip hem kendimize hem de olması muhtemel çocuklarımıza iyi bir hayat yaşatmak için mücadelemize başladık. Mutluluğu, mutsuzluğu, hüznü, neşeyi... Hayata dair herşeyi en sevdiğinle paylaşmanın huzurunu, mutluluğunu yaşıyoruz bu günlerde birlikte.
Geçen 29 yılın kısa bir özeti. Geriye baktığımda iyiki doğmuşum demek için çokça debebim var. Sevdiklerimin yüzüne zaman zaman söylemeyi atladığım şeyleri burdan yazmak istedim önce.
İyiki doğmuşum ve sizlerin kızı olmuşum canım annem babam, İyiki doğmuşum yoksa gerçek bir kız kardeş sevgisi ne demek hiç bilmeyecektim canım kardeşim, İyiki doğmuşum da anneanne, büyükbaba, dede, babaanne ne demek sizinle öğrenmişim canım büyüklerim, İyiki doğmuşum teyze, hala, amca, dayı, yenge tüm akrabalık duygularımı sizinle yaşamışım en güzelinden, iyiki doğmuşum hayatımdaki sevgili dostlarımı, iş arkadaşlarımı, patronlarımı tanımışım ve iyiki doğmuşum canım eşim sevgili hayat arkadaşım, iyiki doğmuşum da seni tanımışım, seninle birlikte bir ailem bir annem, bir babam daha olmuş ve bunun mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz, iyiki doğmuşum evet iyiki doğmuşum... :)
15 Nisan 2009 Çarşamba
Paris'te Twitterlandı.
Paris Hilton'da twitter üyelerinden biri. Erkek arkadaşıyla Amstardamda yemek yiyen sevgili Paris bakın twitterına neler yazmış.
“Hey Everyone! Greetings from Europe, just checking in. On a romantic trip with my boyfriend, its [sic] so beautiful her [sic]. We fly to London tomorrow, so excited, I ca’t [sic] wait! I’ve been asked a lot recently abut Twitter and supposably [sic] there are A LOT of fakes. So just to let everyone no [sic], My real name on Twitter is BabyGirlParis. Have a great day. xoxo Paris.”
13 Nisan 2009 Pazartesi
10 Nisan 2009 Cuma
Adios da ne yaw?
9 Nisan 2009 Perşembe
Işık Yutan Kurbağa
http://www.neatorama.com/2009/04/04/ribbit-frog-all-lit-up-by-swallowed-christmas-light/
8 Nisan 2009 Çarşamba
Şimdi Gezme Zamanı



SAPANCA
Adapazarı'nda doğduğum için Sapanca'ya çok sık giderdik küçüklüğümden beri. Ancak Sapancanın güzelliklerini depremden sonra İstanbul'da yaşamaya başladığımda keşfettim diyebilirim:) Ailem depremden sonra bir süre Sapanca'da yaşadı, her mevsiminin ayrı güzel olduğunu, doğasının muhteşem olduğunu o yıllarda keşfettim, ayrıca artık Kartepe sayesinde kış tatilcileri ve kayak meraklıları için kışında tatil yapılabilecek mekanlar arasında. Yazın ise pek çok yerinden göle girilebildiği gibi, yayla vari doğal bitki örtüsüyle piknikçilerin vazgeçilmez mekanları arasında.
Ayrıca evliliğe ilk adımımızı Sapanca'da güzel bir kır bahçesinde attık (aşağıdaki ilk resim), Sapanca'da nişanlandık. O yüzden benim için ayrıca özel:)




AĞVA
Yaklaşık 3 sene önce izlediğim bir dizide görmüştüm Ağva'yı ve o günden beri gidip en azından bir haftasonumu geçirmek istediğim ama henüz bunu gerçekleştiremediğim yererden biri. Bir haftasonu Adapazarı'ndan İstanbul'a dönerken bu yol üzerinden gelmiştik ancak dediğim gibi kalma fırsatım olmadığı içinde hakkında pek fazla birşey bilmiyorum, ama gördüklerim ve giden arkadalarımın anlattığına göre gidelisi bir yer, özellikle şimdi de en uygun zaman.



.jpg)
ASOS - KAZ DAĞLARI
Gidip bir haftasonunu geçirmek istediğim yerlerden biri Asos ve Kaz Dağları. Hakkında pek fazla birşey bilmiyorum ancak duyduklarım ve gördüklerim hep çok güzel.



Bu yerlere gitmek için günlerce tatile ihtiyacınız yok. Sadece 1,2 gün, haftasonu yeterli olacaktır. Eminim daha pek çok güzel yer vardır, gidip görülecek, siz de bildiklerinizi paylaşır mısınız?