13 Ağustos 2009 Perşembe

Nedir Bu Tasavvuf Modası?

Ahmet Ümit'in tarzını, olaylara yaklaşımını, hikayeleri ele alışını çok beğenirim. Nerdeyse bütün kitaplarını okudum en son geçen haftalarda son çıkan kitabı Bab-ı Esrar'ı okudum. Gayet sürükleyici fantastik bir kitap, din, yaşam ve inançı mesnevilik çatısı altında toplamış ve bence çok güzel kurgulamış, severek okudum. Babası Konya'lı olan İngiltereli bir kadının iş için Konya'ya gelip fantastik olaylar yaşamasını ve bu aradada geçmişte babasının Konya'da yaşadıklarını Şems ile Rumi ile birleştirmiş Ahmet Ümit.

Sonra nerdeyse okumayanı dövdükleri için Elif Şafak'ın 'Aşk'ını okudum, Elif Şafak'la ilgili ciddi önyargılarım olduğundan daha önce hiçbir kitabını okumamıştım, Aşk'ı okurken hep Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar'ına takıldım kaldım. O kadar birbirlerine benziyorlardı ki Elif Şafak'ta özetle Rumi ve Şemsin aşklarını konu almış ancak anlayamadığım 2 şey var, birincisi; Neden insanlar bu kitabı yere göğe sığdıramadılar? Ben Rumi ve Şems'in ilişkisini çok yüzeysel anlattığını düşünüyorum Elif Şafak'ın belki Mesnevi'yi okuduğumdan bana pekte şaşırtıcı gelmemiştir yaşadıkları bilmiyorum ama madem bu kitabı yerlere göklere sığdıramıyorsunuz o zaman neden kimse Bab-ı Esrar'dan bahsetmiyor? Anlayamadığım ikinci şeyde nedir bu tasavvuf modası? Ne Şems, ne Rumi ne de sufilik ve tasavvuf yeni değil ki neden bütün popüler yazarlar özelilkle son günlerde bu konu üzerine kurguluyorlar romanlarını? Bana bu işte başka bir iş varmış gibi geliyor. Bilmem siz ne dersiniz?

Bu arada Aşk'ı okumaya başlayınca Elif Şafak'ın diğer kitaplarını da merak ettim ve şu anda Siyah Sütü okuyorum. İçerisindeki betimlemeler, tasvirler, benzetmeler beni benden aldı diyebilirim, kesinlikle 'Aşk' ile karşılaştırmıyorum bile. Beni daha fazla etkiledi hatta bazı cümleleri tekrar tekrar okuyorum, kitap olkurken en çok sevdiğim şey bu.

Hiç yorum yok: